Yemek Borusu Kanseri

Ne Sıklıkla Görülür?
Özofagus kanseri erkeklerde sıklık açısından 7.sırada yer alır. Reflüye bağlı gelişen özofagus kanseri son 30 yılda dünyada en hızlı artan kanser türüdür. Ülkemizin özellikle doğu Anadolu bölgesinde çok sık görülür. Özofagus kanseri ülkemizin doğusundan başlayıp, Hazar denizinin güneyi, Afganistan, Çin ve Japonya’ya kadar uzanan bir bölgede çok sık görülür. Bazı bölgelerde kanser sıklığı yılda 100000’de 170’lere varır. Akciğer kanserinin erkeklerdeki sıklığının ülkemizde yılda 100000’de 40 olduğu göz önüne alındığında hastalığın ne kadar sık olabildiği anlaşılır. ABD’de her yıl 13000 kişi özofagus kanseri ile teşhis edilirken, ülkemizde 5000-6000 kişi bu hastalığa yakalanmaktadır.



Risk Faktörleri Nelerdir?
Özofagus kanseri açısından risk faktörleri arasında sigara ve alkol tüketimi önemli rol oynamaktadır. Skuamoz (Yassı) hücreli karsinomun gelişiminde diyet şekli de önemli rol oynar. Ülkemizin doğu kesimlerinde çok sıcak çay tüketilmesi, sebzeden fakir, kırmızı ve tütsülenmiş et ile beslenilmesi skuamoz tip kanser gelişimini arttırmaktadır. Adenokarsinom için ise en önemli risk faktörü Barrett özofagusudur. Safra ve uzun süreli asit reflüsü yemek borusunda adenokarsinom riskini arttırmaktadır. Ailesel/genetik faktörlerde kanser gelişiminde önemlidir. Bazı ailelerde genç yaşlarda gastroözofajiyal reflü, orta yaşlarda Barrett özofagusu ve kişiler 50-60 yaşına ulaştıklarında özofagus adenokarsinom gelişimi gözlenmektedir.

Özofagus Kanserinin Tipleri Nelerdir?
Özofagus kanserinin iki ana hücre tipi vardır. Birincisi skuamoz (yassı) hücreli karsinom ve ikincisi adenokarsinomdur. Skuamoz hücreli karsinom yemek borusunun iç yüzünü döşeyen hücrelerden gelişir. Adenokarsinom ise yemek borusunu döşeyen hücrelerin uzun süreli reflü nedeniyle şekil değiştirerek önce mide ve barsak hücrelerine, daha sonrada tümör hücrelerine başkalaşması sonucunda oluşur. Adenokarsinom ülkemizde de reflünün sıklaşması nedeniyle gitdikçe artmaktadır.


Yassı Hücreli Karsinom

Adenokarsinom

Teşhis Nasıl Konulur?
Özofagus kanserinin teşhisi endoskopi ve bu işlem sırasında alınan parçanın patolojik incelemesi ile konulur. Endoskopik olarak görülemeyen duvar içerisinde yer alan tümörlerde endoskopik ultrasonografi ile iğne biyopsisi yapılabilir. Hastalığın teşhisi için basit şikayetler şeklinde de olsa belirtilerin ihmal edilmemesi gerekir. Daha önceden olmayan yemek yedikten sonra takılma hissi uyarıcı niteliktedir. Hafif derecede dahi bir yutma güçlüğü özofagus kanserine işaret eder.

Hastalığın Aşaması Nasıl Anlaşılır?
Hastalığın teşhis sırasındaki aşamasının anlaşılması için değişik yöntemler uygulanır. Endoskopi, hastalığın yemek borusunun ne kadarını etkilediği ve tümörün uzunluğu hakkında bilgi verir. Tüm hastalara toraks ve üst batın tomografileri çekilir. Bu tomografik inceleme hastalığın çevre dokulara, akciğerlere ve karaciğere sıçrayıp sıçramadığı hakkında bilgi verir. Nükleer tıp yöntemlerinde PET, vücutta fazla şeker tüketen dokuları gösterir. Kanser hücreleri hızlı üreyebilmek için birçok dokudan daha fazla şeker tüketirler. PET bize tümörün boyutları, çevre dokularla ilişkisi, bölünme hızı ve lenf bezlerine ve başka organlara sıçrayıp sıçramadığı konusunda çok değerli bilgiler verir. Tüm bu tetkikler sonucunda özofagus kanserinin klinik aşaması belli olur ve tedavi yöntemi bu aşamaya göre planlanır.

Tedavi Seçenekleri
Özofagus kanseri diğer organlara metastaz yapmadığı sürece ameliyat ile tedavi edilebilir. Tümör dokusunun çok büyük olduğu veya yakınındaki lenf bezlerine sıçradığı durumlarda ameliyat öncesi kemoradyoterapi uygulanarak tümör dokusu küçültülür ve ameliyat ile tedavi edilebilir. Stent uygulamaları tedavi edici nitelikte değildir. Stent ile daralmış olan bölge tümör itilerek açılır. Eşlik eden kalp veya diğer organ rahatsızlıkları olan ve cerrahi tedavinin yüksek risk taşıdığı hastalarda tedavi olarak sadece kemoradyoterapi uygulanabilir.

Multimodal Tedavi
Bir çok kanser türünde olduğu gibi, günümüzde özofagus kanserinin tedavisinde de cerrahi, kemoterapi ve radyoterapinin bir araya getirilerek uygulandığı multimodal tedavi yöntemleri daha ön plana çıkmaya başlamıştır. Özofagus kanserlerinde ameliyattan önce uygulanan kemoradyoterapi ile hastaların %70-80’ninde tümörün küçültülmesi mümkün olmaktadır. Hatta %20-30 hastada kanserli hücreler tamamen yok olmaktadır. Bu durumda uygulanan cerrahi sonrası özofagus kanserinden tamamen iyileşme şansı %50’nin üzerine çıkmaktadır. Bizim kliniğimizde klinik olarak erken aşamada yakaladığımız özofagus kanserleri hariç, diğer hastaların tamamına önce kemoradyoterapi daha sonra cerrahi tedavi uygulamaktayız. Erken aşama özofagus kanserlerinde cerrahi tedavi ile tamamen iyileşme olma şansı %60’ın üzerindedir.

Özofajektomi
Özofajektomi, yemek borusunun cerrahi olarak tamamen çıkarılmasına verilen tıbbi isimdir. Vücudun geçirebileceği en büyük ameliyatlardan birisidir. Genellikle göğüs, karın boşlukları ve boyun bölgesinin açılmasını içerir. Bazı durumlarda boyun bölgesi açılmadan sadece göğüs ve karın boşlukları açılarak yapılabilir. Özofajektomi sonrası ölüm riski dünyanın en iyi merkezlerde %4 civarındadır. Bu oran kalp ameliyatı sonrası ölüm riskinin 3-4 katıdır. Ülkemizde de tecrübeli merkezlerde bu ameliyatlar % 4-5 ölüm riskiyle yapılmaktadır. Özofajektomi sonrası bir sorun gelişme ihtimali %30-40’tır. Bu sorunların %10’u hayatı tehdit edecek derecede ciddi olabilir. Zatürre, özofagus çıkarıldıktan sonra yerine konan midenin çıkaracağı problemler, kalp ritm bozuklukları ve ses kısıklığı gibi sorunlar çıkabilir. Özofajektomi sırasında yemek borusu ile birlikte lenf bezleri de çıkarılır. Özofagus kanser ameliyatlarında en az 16 lenf bezinin çıkarılmış olması doğru evreleme açısından çok önemlidir. Özofajektomi aynı zamanda torakoskopik-laparoskopik yöntemin birleştirilmesiyle yapılmaktadır. Yandaki bağlantıda torakoskopik olarak yapılan bir özofajektomi ameliyatının videosu yer almaktadır. Göğüsün yan tarafına yapılan büyük bir kesi yerine 3 adet 2 cmlik kesiler ile işlem sona ermektedir.