Akalazya

Akalazya nedir?

Akalazya yemek borusunun alt ucunda yer alan kapakçık sisteminin sürekli kapalı kalması olarak tanımlanır.  Hastalığın oluşmasına kapakçık sistemini besleyen sinir ağındaki hücrelerin ölmesinin sebep olduğu gösterilmiştir.  Fakat bu hücrelerin neden öldüğü kesin olarak bilinmemektedir.  Viral enfeksiyonlar, diyabet, skleroderma gibi hastalıkların bu duruma neden olduğu ileri sürülmüştür.

Hastalık genellikle yavaş bir seyir izler.  20-30 yaşlarında başlayan bu hastalık yavaş yavaş artan yutma güçlüğü ile kendini gösterir. Normalde yenilen bir şey yutulduğunda 6-10 saniye içerisinde mideye geçmesi gerekirken, akalazya hastaları yediklerinin midelerine çok zor geçtiğini ve yemeklerin göğsün ortasında kaldığını tariflerler.  Bazen yedikleri bir şeyin günlerce yemek borularında kaldığını ifade ederler.  Hastalığın ilerlemiş dönemlerinde hem katı, hem de sıvı gıdalara yutma güçlüğü gelişir.  Hastaların bir çoğu bu dönemde önemli miktarlarda (%10-20) kilo kaybeder.  Başlangıçta yukarıdaki resimde görüldüğü üzere çok genişlememiş olan yemek borusu, ilerideki aşamalarda kalın barsak şeklini alarak aşırı genişler.

Hastalık çok nadir (milyonda 4) görüldüğü için teşhis koymak zor olabilir.  Genç yaşlarda başlayan yutma güçlüklerinde akalazya teşhisinin düşünülmesi gerekir.




Nasıl teşhis konulur?

Akalazya tek bir yöntemle teşhis edilemez.  Hastalık hikayesinin yanısıra, kişisel özelliklerde önemlidir.  Þikayetler genellikle yıllardır vardır ve gitdikçe kötüleşmektedir. 
Kontrast madde içirilerek çekilen üst barsak sistemi filmleri akalazyanın tipik görüntüsünü ortaya koyar ve bu da teşhis için çok önemli bir bulgudur.  Hastalığın ilerlemiş olduğu durumlarda akciğer filminde mediasten denilen orta bölgede genişleme görülebilir.

Endoskopi erken dönem akalazyada önemli bir bulgu vermezken, geç dönem akalazyada aşırı genişlemiş yemek borusu ve içerisinde yiyecek artıkları, endoskopun geçmekte zorlandığı kasılı durumdaki alt özofagus kapakçığı bazı bulgulardır.  Bununla birlikte akalazya hastalarında benzer şikayetlere neden olabilecek bir tümörü atlamamak için mutlaka endoskopi yapılması gerekir.

Akalazyanın kesin teşhisi manometre ile yapılır.  Alt özofagus kapakçığındaki normale göre yüksek basınç, gevşeme hareketinin olmaması ve özofagus duvarındaki hareket eksikliği akalazya tanısını koydurur.

Ameliyat öncesi ilaçlı film

ameliyat sonrası ilaçlı film

 

Ameliyat öncesi ilaçlı film

Ameliyat sonrası ilaçlı film


Akalazyanın Tedavisi

Akalazyada yapılan tedaviler yutma güçlüğü hissinin en uzun süreyle ortadan kaldırılmasına ve yol açabileceği problemleri önlemeye yöneliktir.  Akalazyanın ortaya çıkmasına neden olan yemek borusunun alt ucundaki kapakçık sistemini besleyen ve akalazyada sayıları azalmış veya tamamen ölmüş olan sinir hücrelerini yerine koymak mümkün değildir.
 
Cerrahi Tedavi - Heller Miyotomi 
Akalazyanın cerrahi tedavisi 1913 yılında Alman cerrah Heller tarafından bulunmuştur. Teknik yıllar içerisinde çok az değişmiş, fakat son yıllarda kapalı yöntemlerle uygulanır hale gelmiştir. Cerrahi tedavi akalazya hastalarında yutma güçlüğünü en uzun süreyle ortadan kaldıran ve etkisi hayat boyu süren bir tedavi yöntemidir. 20 yıl önce açık yöntemlerle yapılan ameliyatlar artık göğüs veya karın boşluğundan kapalı (torakoskopik, laparoskopik) yöntemlerle yapılabilmektedir. Yapılan bir çok çalışmanın neticesi olarak öne çıkan yöntem, laparoskopik olarak yemek borusunun alt ucundaki kapakçığı oluşturan kalınlaşmış kas dokusunu midenin de üzerine uzayacak şekilde kesmektir. Böylece yemek borusu duvarındaki kas dokusu ve midenin üzerindeki kas dokusu 6-8 cm kesilir. Bu kesi 4-6 cm’i yemek borusunun, 2 cm’i midenin üzerine gelecek şekilde yapılır.

Uzun dönemde oluşabilecek reflüye engel olmak için midenin bir bölümü kesi yapılan bölgenin üzerine sabitlenir. Bu yöntemin tıbbi adı Laparoskopik Heller miyotomisi + Dor fundoplikasyondur. Ameliyat karın bölgesinde yapılan 5 adet 1 cm’lik kesiden gerçekleştirilmektedir. Hastanede kalış süresi genellikle 2 gündür. Ameliyattan sonra 2.günde baryumlu film çekilerek yemek borusundan herhangi bir kaçak olup olmadığı kontrol edilir. Yutma güçlüğünde bir düzelme olup olmadığı ameliyattan hemen sonra anlaşılır.

Yemek borusunun çok genişlediği durumlarda yemek borusunun tamamen çıkarılması (özofajektomi) gerekebilir.